Makaleler

   Geri Dön

SULAWESSI

Yazı: Tahsin Ceylan
Fotoğraflar: Tahsin Ceylan, Ferda Büyükbaykal

Okyanus ile ilgili her ifade bellegimde Nazım’ın dizelerini çağrıştırır. Bizde Nazım’ın Tulyakova’ya ifade ettigi gibi; büyük sevdaları okyanus görkemi içinde yaşamak için işte Pasifikteyiz.

Bayramda bir yerlere dalışa gitmenin uzun kararsızlığını bir taraflara bırakarak 12 Mart Pazar günü Singapur Havayolları ile uzak diyarlara uçuyoruz. Hayatımda ilk defa bu denli uzak bir yolculuğa çıkacağım için tedirginligini birkaç gün öncesinden zaten yaşamaya başlamıştım. Uzun uçak yolculuğunun psikolojik olarak beni sıkacağını düşünerek sürekli söylendim durdum. Dubai’deki bir saatlik dinlenmenin ardından gece mi gündüz’mü olduğu belli olmayan saat farklarının birbirine karıştığı uzunca bir süreden sonra 13 Mart sabahı Singapur’a ulaşıyoruz. Amaçladığınız degerler olmazsa, bunca ağır ve kaba yükle bu kadar uzak yolculuklara katlanmak mümkün degil. 20 kğ. lık serbest taşıma ağırlığına karşılık video kamera housing’inde içinde bulunduğu sadece dalış çantam 45 kğ. geliyor. Diger fotoğrafçı arkadaşlarında benden farkları yok. Her transeri Rana’nın özverili çabalaryla geçiştiriyoruz. Bu arada pasaport ile ilgili süre sıkıntısını’da Singapor Büyükelçiligimizdeki yetkililerin yardımıyla çözüyoruz. Singapor’u görünce neden oraya “New Asia” dediklerini anlıyorum. Zenginligin, ihtişamın ve görkemin Asya merkezi olduğu doğrudur. Sigara konusundaki duyarlılık ise beni fazlasıyla mutlu etmiştir. Takip eden gün yani 14 Mart tarihinde ise yine aynı havayolu firmasıyla Endonezya’ya doğru hareket ediyoruz. Yaklaşık 4 saatlik uçak yolculuğundan sonra Endonezda Kuzey Sulawesi bölgesindeki Manado şehrine varıyoruz. Uçak henüz inmeden yukarıdan görünen manzara ise bir sualtı fotoğrafçısı olarak bende büsbütün karamsarlık yarattı. Zira Muson yağmurlarının olduğu dönemin sonuna doğru bir zaman süreci içinde olduğumuzu ve sürekli şiddetli yağmur ve fırtınaya maruz kalacağımızı ögreniyorum. Yağmur, çamur ve fırtınaya teslim olmuş bir şehirle karşılaşmak ve kıyıya yakın deniz yüzeyinin ise tamamen çamurla kaplı olduğunu görmek ve de ilk görüntülerin bu manzara olması içimde büyük burukluk yarattı.

Manado’ya bakıldığında Endonezya’nın genel ekonomik yapısını gözlemlemek mümkün. Palmiyelerle süslü tropik yağmur ormanlarının görkemi, geri kalmışlığın görüntüsünü örtmeye yetmiyordu. Endonezya, ekvatoru Güneydoğu Asya anakarasıyla Avustralya arasında çembere alan yaklaşık 17.000 adalar topluluğundan oluşur. Bu adalardan 35’ inde yerleşim bulunmakla beraber, bunlardan 5’ i ülkenin temel yerleşim bölgeleridir. Bunlar Sumatra (473.606 km2), Java/Madura(132.107 km2), Kalimantan(539.460 km2) Sulawesi(189.216 km2) ve İrian Jaya (421.981 km2) adalarıdır. Java, Sumatra ve Kalimantan ve bunların çevrelerindeki adların bulunduğu bölgelerde deniz derinligi 230 metreyi geçmez. Sulawesi çevresinde ise bu derinlik 5.000 metreye kadar ulaşmaktadır. Ülkenin toplam yüzölçümü 1.919.440 km2 olup, sahil şeridi ise 54.716 km uzunluğa sahiptir.

İç suların’da bol olduğu ülkede karasal alandaki su ortamlarının yüzölçümü ise 93.000 km2 dir. Endonezyanın toplam nüfusu yaklaşık 216.000.000 kişiden oluşmakta olup, bunun %88’ni müslüman, % 5’ini protestan, % 3 ünü katolik, geri kalanını ise hindu ve diger dinlere mensup kitleler oluşturmaktadır.

Ülkenin büyük bölümü tropikal yağmur ormanları ile kaplıdır. Ayrıca volkanik dağlar da Endonezya’nın yüzey şekillerinde önemli bir yer tutar. Yeterli yağışlar ve volkanik kayalar toprağın verimini belirleyen faktörlerdir. En verimli topraklar doğu ve batı Cavadaki volkanik kül tabakalarında bulunur. Bu alanlarda ağırlıklı olarak prinç ekimi yapılmaktadır.

Ülkede tropikal deniz iklimi hakimdir. Bu mevsimde 24-26’ arasında degişen sıcaklık yıl boyunca yüksektir. Takımadalar, her 6 ayda bir Asya ve Avustralya üzerinde oluşan yüksek ve alçak basınç alanları sonucu ortaya çıkan muson rüzgarları bölgesinde yeralır. Kuzeybatı musonları Kasım-Nisan, güneydoğu musonları Haziran-Eylül döneminde etkili. Ekim-Kasım aylarında güneş ışınları adalara dikey düştügünden muson rüzgarları esmemektedir. Adalardaki tropikal bitki örtüsü egemenliginden dolayı hindistancevizi ağacı olan palmiye türleri oldukça fazladır. Ülke ekonomisinde bambu’nun önemi ise çok büyüktür. Endonezya çiçekleri ilede ünlüdür. Karasal florada çok çeşitli tropikal bitkiler yeralmaktadır. Bunlar arasında en dikkati çekenler; Dünya üzerindeki en büyük çiçek olan Rafflesia Arnoldi ve floresans özellige sahip Amorphop Hallus Tatinum , uçan canlılarla beslenen Nepenthea spp. Ve ayrıca birçok ender rastlanan orkide türü bulunmaktadır. Ülkenin ulusal çiçekleri ise yerel adı meleti olan Jasminum sambac ve ay orkidesidir (phalaenopsis amabilis)

Dalışa gittigimiz Manado şehrinin de içinde bulunduğı Sulawesi adası 189.216 km2 yüzölçümüne sahiptir. Kuzey, orta ve küçük Sulawesi olarak üç bölümde adlandırılır. Fauna ve flora açısından en zengin bölge Kuzey Sulawesidir.

Manado havalimanındaki gümrük kontrollerinden sonra 15-20 km. uzaklıktaki deniz kıyısında yer alan Hotel Santika’ya doğru hareket ediyoruz. Havalimanında ise bizi Nusantara Dıvıng Centre’ın yetkilileri karşıladı. Otele yerleşmemizin akabinde gurubumuz organizasyonunu üstlenen Haluk, dalış merkezi ile görüşmelerini sürdürürken, merkezlerine gitme kararının ardından 5-6 km.uzaklıktaki dalış merkezine doğru yola çıktık. Dalış Merkezini ve dalış yapacağımız tekneleri görünce, Kaş’a ilk gidişimde Bülent’in teknesini öpeceğimi söyledim. Alıştığımız teknelerden çok ufak ve standartlardan olabildigince uzak. Kıçtan takmalı l40 beygir gücünde iki motor ve her motorun başında bir kullanıcı. Geri kalmışlığın dalış hayatındaki boyutu ile de karşı karşıyayız. Diger dalış merkezlerinin teknelerini’de görünce genel standartın bu olduğunu ögreniyoruz. Dalış ekipmanları konusunda ise önemli bir sıkıntımız yok. Çoğumuz ekipmanlarla gitmiştik. Diger arkadaşlara ise seçerek ekipman temin ettik. Tamamen 12 lt.lik alüminyum tüpler mevcuttu ve onları kullandık. Otel ile ilgili genel bir sıkıntımız yok, konum ve iç dizaynı olarak hertürlü beğeniye uygun. Yemekleri genelde iyi olmasına karşın, kendim herhangi bir sıkıntı yaşamamak için haşlanmış yağsız-tuzsuz prinç,muz, ananas ve karpuz ile yetinmeye özen gösterdim. Tropik meyvelerin bolluğu hemen dikkatimizi çekiyor.

Pasifik kıyısında olunca deniz mahsulleri ile ilgili yiyecek sıkıntısı yok. Fiyatlar ise Ülkemizle kıyaslanmıyacak derecede ucuz. Ülkede buna bağlı olarak işgücüde çok ucuz. Dalış rehberlerimizin yaklaşık olarak aylık 30.-$ aldıklarını ögreniyoruz. Bu ücret belkide yörenin iyi standardını oluşturuyor.

Sulawesi’de her şey hava durumuna bağlı. Vardığımız gün bizi gök gürültüsü ile karşılayan yağmur sabaha kadar devam etti. Güneşi arada bir görmek mümkün, ancak sıcaklık 30’, deniz suyu ise 25-26’ civarında. Planlandığı üzere sabah dalış teknemiz NDC Manado bizi almaya geldi. İş gücünün ucuzluğu nedeniyle olsa gerek, fazlasıyla yardımcı personel teknede mevcuttu. Ayrıca üç rehberde bizlere yardımcı oluyordu.

Pasifigin diplerindeki gizemi görme konusundaki sabırsızlığımız ise had safhada. 30 dakikalık tekne yolculuğu sonrası kaldığımız tesisin hemen karşısında bulunan Bunaken adasına ulaşıyoruz. Ada bölgenin en zengin dip fauna ve florasına sahip olmakla ünlüdür. Dalış noktalarımız ise Lekuan I ve Lekuan II. Adada işaretlenmiş 13 dalış noktası mevcut. Bunaken Adası tüm Manado’nun iftiharı. Bölge halkı sürekli bu adadan konuşur. Hediyelik tekstil ürünlerine ve Bambu ağaçlarından yapılma hediyelik eşyaların üzerinde genellikle bu adanın tasvirine yer verilir. Kuzeyinde Mantehage Adası, kuzey doğusunda Siladen ve batısında Manado Tua adası mevcuttur. Bunaken, Manado Tua ve Siladen ile karşılaştırıldığında en büyük yüzölçümüne sahip adadır. Görüntülemeye olan hasretim nedeniyle yanıma video kamera ve fotoğraf makinasını geniş açı takarak alıyorum. Amacım mercan resiflerindeki denizel hayatı olabildigince geniş kadraj ile görüntülemek.

Ancak doğa geniş açı görüntü almama imkan vermiyor. Yağmur nedeniyle denize akan sel sulları vizibiliteyi oldukça olumsuz etkilemiş. Kızıldeniz’den aşina olduğum net görüş imkanını burada bulabilmek çok güç. Dik mercan resiflerinde yoğun plankton yağmuruna yakalanıyoruz. Havanın kapalı olması nedeniyle de renge renk dip yapısını 16 metrelerde gri olarak izliyoruz. Yüzeye yakın metrelerde karşılaştığım deniz anemonu ve iki farklı palyaço balıklarını video kameramla plankton etkisinden kurtulmak amacıyla olabildigince yakın görüntülüyorum. İlk dalıştan yüzeye çıktığımızda ise dip yapısının bende yarattığı moral bozukluğunu yaşıyorum. Bunaken adasındaki ikinci dalış noktamızda’da vizibilite çok farklı degil. 10 metrelerde, şiddetli akıntının etkisinden bir kayanın yamacını mesken tutan kedi balıklarını yine video kamera ile görüntülemekle yetiniyorum. Kayalık oluşturan taşlı mercanlar, özel çevre koşulları gerektirir. Örnegin deniz suyu sıcaklığı 20 ‘C nin altına inmemeli, suyun derinligi 40-50 metreden fazla olmamalı, deniz suyu temiz, oksijeni bol ve belli bir tuzluluk derecesinde olmalıdır. Bu koşullar nedeniyle mercan kayalıkları ancak tropikal kuşaktaki denizlerin sığ kesimlerinde bulunurlar. Tropikal bölgelerdeki sığ denizlerde 4 tip mercan kayalığına rastlanılır. Kıyı kayalıkları, set resifleri, düz kayalıklar ve mercan adları (atoller) . Kıyı kayalıkları kıyıya paraleldir ve oldukça dar bir şeridi (gel-git kuşağı) ya da sığ bir gölle (lagün) kıyıdan ayrılırlar. Karmaşık yapısı nedeniyle bir mercan kayalığı, deniz canlılarının en yoğun olduğu yerlerden biridir. Bu kayalıklarda bir çok tutunma noktasının bulunması nedeniyle, süngerler, su yosunları yada taşların üstünü kaplayan yosun hayvanları, deniz anemonları, ve diger canlılar bulunur. Mercan kolonileri arasında sayısız yarık ve mağara, bir çok omurgasızın ve balık türünün yaşayabilecegi elverişli bir çevre ve sığınak oluştururlar.

İkinci gün yanıma sadece video kameramı alıyorum. İlk dalış noktamız yine Bunaken adasında East Timor noktası. Dalış öncesi yerel rehberimizden dip canlıları ile ilgili bilgiler alıyorum. Sürekli hayalini kurduğum Yunus ise çok nadir görülebiliniyormuş. Tüy yıldızlar ve tunikateler yaygın bir populasyon oluşturmuşlar. Rehberimiz İduş bana tüy yıldızların içinde yaşamını sürdüren küçük kabukluları göstermeye özen gösteriyor. Hemen hemen her tüy yıldızın içinde bir kaç küçük kabuklu gözlemlemek mümkün. Sürekli yağan yağmurların denize taşıdığı besleyici elementler akıntı sistemleri ile her alana yayılım göstermektedirler. Kızıldeniz ile kıyaslandığında bölgenin dip yapısı gorgonialar ve yumuşak mercanlar açısından fakir sayılabilir. Devasa balık türlerine ise henüz rastlayamadık. Uzak görüş açısıyla bir-iki kez tek gezinen bir köpek balığına rastladım. Aynı gün ikici dalışımızı ise Bunaken adasının hemen yanında bulunan yüzme mesafesi ile ulaşılabilecek olan Siladen Adasına gerçekleştiriyoruz. Bölgedeki adalar sürekli dergilerden izledigimiz adalar ile benzerlik içerisinde.

Tropik iklim özellikleri nedeniyle palmiye ağaçlarıyla süslü yeşil bitki örtüsü denize kadar iniyor. Kıyı şeridinde bol miktarda hindistan cevizi mevcut. Bir çok kıyıda kumluk bir kumsala rastlamak mümkün degil. İki dalış arasını palmiye ağaçlarının gölgesinde kıyıda dinlenerek geçiriyoruz ve ilk kez daha huzurlu olduğumu hissediyorum. Konaklandığımız otel dışında çıkabilecegimiz bir yer yok. Dalış sonrası yorgunluk nedeniyle kendimizi yatakta buluyoruz. Akşamları ise Endonezyalı şarkıcı Debbıe Brıngpasemba ‘nın güzel müzigi ile dinleniyoruz. Hareketli ve hüzün dolu yerel müzik çok farklı ve çok güzel.

Pascal “Kalbin, mantığın hiç bilmedigi nedenleri vardır” demişti. Anlamlı yaşadığımız bir çok güzelligi mantığımızın dağarcığıyla açıklama imkanı yoktur. Giderilmiş gereksinimler genellikle motivasyon işlevi görmez., motoviasyonu sağlayan sadece yaşanmamış ve karşılanmamış gereksinimlerdir ve bir insanın, fiziksel yaşamını sürdürme isteginden sonraki en büyük gereksinimi psikolojik motivasyondur. Yani anlaşılmak, onaylanmak ve taktir edilmektir. Anlamaya çalışmak, yaşamın bütün alanlarında belirgin olan, geniş kapsamlı ortak paydalı bir ilkedir. En güçlü olduğu alan ise insan ilişkileridir. Birçoğumuz “anlamaya çalışmak ile ilgili” bu sorunu yaşıyoruz. Dostum bana “anlamak için yaşamak gerek” demişti. Anlamak için herşeyi yaşıyamıyorsak, yaşadıklarımızın anlamını bulmak için çaba sarfetmeliyiz. Cevabı mutlaka içimizde bir yerlerde gizlidir. Özgün ve saf bir istek, kişiye özgü güçlü bir karekteri yansıtabilir. Hayatımızdaki başarı ve mutluluğu besleyen degerleri geliştirmeliyiz ve bu sürekli olmalı. Hissettiklerimiz ve mantığımızla açıklıyamadığımız her deger güçlü bir ilke olarak kişiligimizle bütünleşir. Artık onsuz olamayız. Aslında ilkeler deniz fenerleri gibidir. Onlar; karşı konulmayacak doğal yasalardır. Gerçegin kendisi insanların gelişmesini ve mutluluğunu yöneten “deniz fenerleri” ilkesinden oluşur.

Manado’da bulunuşumuzun üçüncü gününde, sürekli yağan ve şiddetini artıran yağmur nedeniyle planladığımız dalışı gerçekleştiremiyoruz. Çünkü teknenin kıyıya yanaşması imkansız gibi . Bunca emek ve yol’dan sonra boşa geçirilmiş bir gün yaşamak istemedigimizden, dalış merkezinin önerisiyle kaldığımız Santika otelden yaklaşık 60 km.uzaklıkta bulunan Lembeh körfezi yakınındaki Binuan bölgesindeki Bitung şehrine doğru yola çıkıyoruz. Bu zorunlu yolculuk nedeniyle bir anlamda çevreyi de tanıma fırsatı bulacağız.

Dalış merkezi yetkilileri gidecegimiz noktada hava koşullarının mutlaka dalış açısından elverişli olacağını ifade ettiler. Yol boyunca ülkenin ekonomik durumu hakkında da bilgi sahibi oluyoruz.

Özel araçların çok az olduğunu, taşımacılıkta genellikle minübüs kullanıldığını kırsal alanda ise “banteng” adı verilen yerli öküz ile oluşturulan kağnı ile bakliyat, meyva taşımacılığı yapıldığını gözlemliyoruz. Muz satan güleryüzlü sempatik kızlara yol boyunca rastlıyoruz. Kullanacağımız tüpler ve diger dalış ekipmanları ise bir kamyonetle ulaştırıldı. Bitung limanında dikkatimi ilk olarak dar ince ve uzun tekneler çekti. Kıçtan takmalı motorla hareket kabiliyeti oldukça yüksekti. Hemen limanda bulunan balıkhanede bol miktarda ton balığı transferini gözlemliyoruz. Küçük kamyonetlerin kasasına yerleştirilen sızdırmaz plastik örtülerin üzerine balıkların yerleştirilmesinin ardından deniz suyu ile kaplanarak balık transferini gerçekleştiriyorlar. Bitung’dan iki tekne ile haraket ediyoruz. Rehberlerimiz ve diger yardımcı personel modern hamal olan biz sualtı fotoğrafçılarına sürekli yardımcı oluyorlar. 45 dakikalık yoculuk sonrası Angel Window dalış noktasına ulaşıyoruz. Kıyı habitatının muhteşem görüntüsü bizleri büyülüyor. Merakla gözlemledigim ve benim için anlamlı olan deniz fenerini de burada görüyorum ve hemen bir kare alıyorum. Hava bulutlu olmasına karşın sakin ve dalış için son derece elverişli.

Rehberlerimizin Dünyanın en küçük denizatlarının burada yaşadıklarını ifade etmeleri bizi heyecanlandırdı. Ancak boyları konusunda tam anlaşma sağlayamadan macro ekipmanlarla dalışa geçiyoruz. Vizibilite çok kötü, 15 metreye indigimizde yüzey neredeyse görünmüyordu.

Loş bir gündüz dalışında yoğun tüy yıldız ve tunikate populasyonu ile karşılaşıyoruz. Bitung Bölgesindeki Angel Window dalış noktasında gözlemledigim tunikatler, bugüne kadar birarada gördügüm en yaygın populasyondu. Hemen hemen her görüş alanımın içine mutlaka bir veya birkaç tunikat giriyor. En son Kaş Fener Burnu noktasında yaptığımız bir gece dalışı sırasında 22 metrelerde tunikatlerin bol olduğu bir mağara ağzını anımsıyorum. Görünümlerine bakıp aldanmamak lazım. İnsanoğlu ile aynı sınıfın üyeleri. Bu ilkel omurgalılar 2000 civarında türleri ile bütün Dünya denizlerinde yayılım gösterirler. Kıyı şeridinden çok büyük derinliklere kadar farklı deniz kademelerinde görülebilirler. Tunikatler bu ilginç ismi bir çeşit selülozdan oluşmuş, genellikle sert olan ve hayvanı çepeçevre saran tulumdan alır. Tulumun yapısı, hayvanlar alemi üyesi olan bir canlı için oldukça dikkat çekicidir. Çünkü selüloz bitkiler tarafından sentezlenen bir moleküldür. Tunik şefaf olabilecegi gibi, ışığı geçirmeyen bir yapısıda olabilir. Genellikle parlak renkli pigmentler içerirler. Tüy yıldızlar derisidikenliler şubesinin en ilkel sınıfı olan Crinoidea sınıfının bir üyesidir. Pasifikte çok farklı renklerine rastlamak mümkün. Su kütlesi içinde serbestçe yüzebilen tüy yıldızları ağızlarından çıkardıkları iplikçiklerle kendilerini biryere sabitliyebilirler. Hareket ve besinleri yakalamada uzun kollarını kullanırlar. 17 metrede rastladığım bir palyaço balığı ailesi beni duygulandırdı. İki erişkin clownfishes’in yanında bir çok yavru balık. Evimizdeki deniz akvaryumundaki palyaçoları hatırlattı bana. Onlarda böyle çoğalsalardı ne iyi olurdu. Dip fauna ve florasının çok zengin olduğunu gözlemliyoruz. Yaklaşık 14 metrede ise gorgonia üzerinde yaşamını sürdüren küçük denizatlarına rastlıyoruz. Mükemmel kamuflajı nedeniyle yaşadığı ortamdan ayrıt etmek çok güç. Görüntülemek büyük keyifti. Angel Window noktasında gerçekleştirdigimiz iki dalış tür çeşitliliginin gözlemlenmesi açısından çok önemliydi. Akşam dalış merkezi Nusantara Dıvıng Centre’ın konuk dalıcılar için verdigi yemeğe katılıyoruz. Bizlerin dışında 39 kişilik Japon dalıcı grubu mevcut. Günün sonunda sıcak mısır çorbası bütün yorgunluğumu alıyor.

Yeni bir güne yine kapalı kasvetli bir hava ile giriyoruz. Gel-git nedeniyle akşam sizi kıyıya bırakan ve kıyıya demirleyen teknelerin sabah en yakın sudan 25-30 metre uzakta karaya oturmuş olduğunu gözlemliyorsunuz. Otelin deniz bağlantılı uzun ahşap köprüsünü aşarak tekneye ulaşıyoruz. İlk defa bütünüyle olmasada güneşle yüzleşiyoruz. Dilerim Pasifik’te gün batımını görüntüleme şansımda olur. Bugün rotamız Manado Tua Adası. Bunaken adasının doğusunda bulunan adada işaretlenmiş üç dalış noktası mevcut. Sabah ilk dalışımızı Manado Tua II noktasına yapıyoruz. İlk defa geniş açı 12 mm. lensle suya iniyorum. Ancak özledigim vizibilite yine yok, yoğun plankton yağmuru altında geniş kadrajlı görüntüler almaya çalışıyorum, ancak su ortamı tatmin edici degil. Diger dalıcı arkadaşların yemek molasında ise video kamera ile görüntüleme çalışmalarına devam ediyorum. Bunca yol ve emekten sonra sevdiklerime bir tutam görüntü daha sunabilmenin telaşı içindeyim.

5-10 metreler arası yüzey habitatında anemon-palyaço balıkları, yumuşak mercanlar damsel balıkları, mercan yılanı görüntüleme çalışmaları yapıyorum. Vizibilitenin iyi olmadığı her ortamda macro yada video kameraya sığındım. Yüzeye yakın noktalarda her sualtı fotoğrafçısının yaptığı gibi palyaço balıklarını görüntülemek için uğraştım. Sonsuz mavinin kaşifleri olarak bizler deniz anemonu ile palyaço balığı arasındaki ilişkiye sürekli tanık olmuşuzdur.

Balık özel mukus salgısı nedeniyle anemonun tentaküllerinin zehirinden etkilenmez ve güvenli bir şekilde yaşamını sürdürür. Besin paylaşımı açısından da aralarında müthiş bir simbiyoz(ortak yaşam) sözkonusudur. İkinci dalışımızı yine Bunaken adası açıklarındaki Alungbanua noktasına yapıyoruz. Dalışa hazırlanma aşamasında teknenin altına gelen Napoleon balığı, bizler suya girdikten sonra kendisini bize yada bizi kendisine fazla yaklaştırmadı. Hemen hemen bütün dalış noktalarında farklı deniz tavşanlarına rastladık. Nudibranc’lar, yumuşakçaların GASTROPODA sınıfına dahil canlılardır. Beslenme davranışları, vücut biçimleri ve yaşama ortamlarına göre degişkenlik gösterir. Büyük bir bölümü hayvansal organizmalar (karnivor) ile beslenirler. Nematosist adı verilen zehir kapsüllerini besinlerden alıp, kendi savunma mekanizmaları için kullanmayı ögrenmişlerdir. En hassas duyu organları rinopor adı verilen ve başın üzerinde yeralan bir çift tentaküldür. Nudibrachların tamamı hem erkek hem dişi özelligi gösterir.

Devasa istiridyeler bu dalış noktasındaki en anlamlı canlılardı. Aynı gece yine Bunaken adası açıklarındaki Raymond noktasına gece dalışı planlıyoruz, bu ilk ve tek gece dalışımız olacak. İlk defa yaşadığımız kısmen güneşli bir günün ardından Pasifik Okyanusunda gün batımını görüntüleme şansını yakalıyacağımı umuyorum. Yanaştığımız kıyıda bulunan ve Bunaken Adasındaki tek dalış merkezi olan Froggies Dalış Merkezinin yetkilileri ile tanışıyoruz. Bu arada rehberimizin küçük gitar resitali eşliginde Pasifik’te gün batımını görüntülüyorum. Her zaman ve her yerde olduğu gibi her gün batımında sevdiklerimi anıyorum. Onlar şimdi çok uzaklarda. Nilüfer’in parçasını mırıldanıyorum ”özledigim şimdi çok uzaklarda”. Bulunduğum yerin gizemini oluşturacağım görüntülerle sevdiklerime ulaştırmak tek dilegim. Gece dalışı yapacağımız noktada müthiş bir kirlilik gözlemliyoruz. Rehberlerimiz Manado şehrinin tüm evsel ve diger atıklarının denize bırakıldığını ifade ettiler. Kentleşmede büyük bir altyapı sorunu sözkonusu ve yerel halk çevre sorunu denen bir kavramla çok tanışık degil. Bizlerin duyarlılık gösterdigi bir çok konuda onların aynı duyarlılığı göstermediklerini gözlemliyoruz. Kentsel ve evsel attıkların oluşturduğu çirkinlik büyüleyici dip ve karasal güzellige hiç yakışmıyor. Birçok denizel canlının besin ihtiyacını gece karşılaması nedeniyle, gece dalışımızda muhteşem bir biyolojik çeşitlilik gözlemliyorum.Gece beslenme alışkanlığı olan bütün canlıları gözlemlemek mümkün. Akıntının getirdigi planktonlarla beslenmeye çalışan yumuşak mercanlar ve görüntüledigim karides türlerinde macro keyfi yaşama imkanım oldu.Hemen hemen her mercan boşluğunda karides görme şansım oldu. Eklembacaklılar sınıfından olan karidesler bentik ( deniz tabanında yaşayan) canlılardır. Beslenme alışkanlıkları ve adaptasyonları açısından oldukça farklılık gösteren kurustaseler, bulundukları ortama veya besi durumuna göre belli bir beslenme alışkanlığından digerine geçebilirler. Bütün Dünya denizlerinde yaygın bir popülasyon oluşturmuşlardır. Olabildigince ilginç görüntüler almaya özen gösteriyorum. Benim için günün 4.dalışı olan gece dalışının akabinde otele dönüyoruz. Sabah uyandığımda dalış merkezine ait teknenin gel-git nedeniyle karaya demir attığını gözlemliyorum. Bugün dalışlarımızın son günü. Bunaken adası açıklarındaki Lekuan II dalış noktasına dalıyoruz. Bugünkü planlamamda palyaço balıklarını macro olarak görüntülemek öncellikli hedefim. Rehberim İduş ile birlikte yüzeye yakın 5-12 metreler arası anemon-palyaço simbiyotik yaşamını görüntüleme çalışmalarımız erken bitince, kalan havamız ile reef’ten dibe sallanmaya karar verdik. 33 metrelik kum zeminli dipten yüzeye doğru çıkmaya başladığımızda yaklaşık 28 metrede 15-20 metre uzunluğundaki yatay mağarada köpekbalıklarına (Carcharhınus Albımargınatus) rastladık.

Makinamda macro lens ve bitirilmiş bir film olduğundan seyretmekle yetinmek zorunda kaldım. Hemen yüzeye çıkıp video kamera ve geniş açı lensle inmem gerekiyordu. Bu nedenle yüzeye doğru çıkarken reefte olabildigince kerteriz almaya özen gösteriyoruz. Heyecanlı ve süratli yüzey hazırlığının akabinde rehberim ile birlikte yine diplerdeyiz. Fazla bir arama yapmadan mağarayı buluyoruz. White Tip Shark’ları havam ve dip zamanım elverdigince görüntülüyorum. Köpek balığı çekimi sözüm olduğu için bu benim açımdan mutluluk verici bir gelişmeydi. Final dalışımızda bu görüntüler bana neşe veriyor. Bilimadamları tarafından köpekbalıklarının yaklaşık 400 milyon yıldır doğada var oldukları ifade edilir. Genellikle tanınmalarıma karşın bugün birçok bilimadamı hala araştırma konusu olarak köpekbalıklarını seçmektedir. 20 aile ve 350 den fazla türü olduğu ifade edilen köpekbalıkları bilinmeyen olarak hep korkulan canlı olmuşlardır. Uğurlarına nice paralar harcanmış, nice filmler çekilmiş, toplumumuz bıçağı ile köpekbalığını parçalayan nice kahramanlar yaratmıştır. Dünyanın hemen hemen bütün denizlerinde yayılım gösteren köpekbalıkları birer radar gibidirler. Yüzlerce kilometre ötedeki kan kokusundan ne yiyecegini anlamasını sağlayan organlarla bezenmiştir. Haftada kendi vücut ağırlıklarının % 3-14’ü kadar besin alırlar. Yamyamlık derecesindeki beslenmelerinde önlerine gelen herşeyi yemeyi tercih ederler. 20 Mart günü Manado’nun kuzeyinde yaklaşık 2 saatlik yolculuk sonrası yanardağ görmeye gidiyoruz. Vasıta ile ulaşabildigimiz noktadan sonrasını tırmanmamız gerekiyor. Ancak başlayan şidetli yağmur uzun süre arabalarda beklememizi zorunlu kıldı. Ancak yağmurun duracağı yoktu ve bizde bunca yoldan sonra bir volkan görme arzusu içindeydik. Üstümüzü çıkartıp yağmur ormanlarında ve şidetli yağmur altında 40 dakika zirveye doğru tırmanıyoruz.

Dumanlar içindeki volkanı görmek muhteşem bir görüntü, ancak yağan yağmur nedeniyle görüntü alabilmemiz makinalar açısından riskli. Bu nedenle görüntüleri gözümüzle keşfetmekle yetinmek zorunda kalıyoruz.

21 Mart öglene doğru Manado’dan hareketle Singapur’a uçuyoruz. Bu organizasyonda emegi geçen başta Haluk, Rana olmak üzere Ferda, Nilgün,Mehmet ve diger arkadaşlara teşekkür ediyorum.Bana katlandığınız için. Artık demir almak günü gelmiştir limandan. Şimdi, Pasifikten aldığımız görüntüleri sevdiklerimize ulaştırmanın heyecanını yaşıyorum. Uçaktan son kez bulutların arasından takımadaları izlerken, yaşanmış 12 günü film kareleri gibi hayalimde canlandırıyorum. Sualtını su üstündekilere yaşatabilmenin mutuluğunu ve huzurunu düşünerek veda ediyorum. Hoşçakal Sulawesi. Özlediklerim şimdi çok uzaklarda...........

İlgilenenler için

Hotel Santika
Tıngkaina-Molas, P.O.Box 1644, Manado 95000,North Sulawesi,INDONESIA
Phone: (62-431) 858222,858333
Fax: 858666
E-mail: santika@mdo.mega.net.id

NUSANTARA DIVING CENTRE
Molas Beach P.O.BOX 1015
Phone: +62 431 863992-863988
Fax: 860368-854668
E-mail: ndc@mdo.mega.net.id
Web: http://mdo.mega.net.id/ndc/cover.html