Yazı ve Fotoğraflar. Tahsin Ceylan
Bir tutam maviye uzanmak için bu kez Bodrum Kalesindeyiz. Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan ve geçmişi bugüne, bugünü de yarına taşıyabilme misyonunu başarıyla üstlenebilen Kaleyi; tarihi dokusu ve ruhunda saklı kalan gizemi ile tanımaya çalışacağız.
Eski adı Halikarnasos olan Bodrum’a ilk yerleşimin bugünkü kale çevresinde gerçekleştigi ifade edilmektedir. Tarihçilerin yorumuyla; Kayra Satrabı Mavsolos M.Ö 352’de ölünce, karısı Artemisia, Kayra tahtına geçmiş ve ölen kocası için anıt mezar yaptırmaya başlamıştır. M.Ö 333’ de Büyük İskender’in bölgeyi istila ettigi ancak güçlükle tamamlanan bu esere dokunmadığı da bilinmektedir.Anıt mezar 14.yüzyılda bir deprem de yıkılmış, 15.yüzyılda Halikarnoss’a bir kale kurmak için gelen Rodos Şovalyeleri, anıt mezarı yıkılmış olarak görerek kalıntıları üzerine bugünkü Bodrum Kalesini kurmuşlardır. Zaman tünelinde birçok yıkım ve onarıma sahne olan kale 1523’te Kanuni tarafından Rodos ile birlikte alınmış ve St.John Şovalyelerinin korsanlığına da son verilmiştir.
Mavi derinliklerden büyük çabalarla yüzeye çıkarılan ve yüzyılların geçmişini günümüze taşıyabilen kale, sürekli gelişen dokusuyla yaşadığını hisseden herkesin kendinden birşeyler bulabilecegi binlerce sessiz tanığa ev sahipligi yapmaktadır.
Sualtı Dünyası Marine Photo olarak; Müzeyi, üstlendigi misyonu ve faaliyetlerini Müze Müdürmüz Sualtı Arkeoloğu Sayın Yaşar Yıldız ile yaptığımız söyleşi ile tanıtmayı arzuluyoruz.
TC. Müze'nin tarihi konusunda kısa bir bilgi edinebilirmiyiz. ?
YY. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi 1960’lı yıllarda sünger dalgıçları tarafından gösterilerek kazısı yapılan Gelidonya batığının bakır külçelerinin depolama gereksiniminin bir sonucu olarak o dönemde adeta bir harabe durumda olan Bodrum Kalesi’nin bazı bölümleri kullanılarak müzenin ilk adımı atılmış oldu. 1962 yıllarındaki yassıada batıklarının kazısı sonucu çıkartılan buluntuların da bodrum kalesine getirilmesi sonucu 1964 yılında Bodrum Müzesi adı altında resmen açılmıştır.
İNA ile Kültür Bakanlığı işbirliğinde o tarihlerden günümüze kadar devam ettirilen batık kazılarının artması nedeniyle kalenin yıkıntı halindeki salonları onarılarak sergileme yapılmıştır. Sualtı kazılarının yanı sıra karada yapılan bilimsel kazılar ile müze kurtarma kazılarından ele geçen eserlerin yanı sıra kalenin orijinal bölümleri de restore edilerek sergilemeye açılmıştır.
TC. Müzenin Dünya sualtı arkeoloji müzeleri konumlandırılmasındaki yeri nedir ?
YY. Dünyada ilk bilimsel sualtı kazısı ülkemizde yapılmıştır. Belirli zamanlarda yapılan sualtı araştırmaları sonucunda bulunan farklı devirlere ait batık gemilerin kazıları yapılarak müzemizde sergilenmişlerdir. Denizcilik tarihi açısından hemen her devirden bir batık geminin kazısı yapılmaya çalışılmış deniz ticaretinin oluşumu gemi yapım tekniğindeki gelişmeler ticari malzemelerinin zenginliği bu kazılar sayesinde anlaşılmıştır. Gemiler zamanın bir anında denizin derinliklerine sırları ile gömülmüş adeta bir zaman tüpü gibi sırlarını günümüze kadar saklamışlardır. Arkeolojide cevaplandırılamayan pek çok soru batık gemi kazıları sayesinde cevaplandırılabilir duruma gelmişlerdir. Diğer ülkelerde daha çok denizcilik tarihi üzerine müzeler yaygın olmasına rağmen müzemiz antik gemiler açısından dünyanın en zengin müzesi durumundadır.
TC. Geçmişin sualtında kalan bilinmezini bugüne taşıyarak bilinen olarak birçok önemli projede Müze olarak rol aldınız, bunlardan kısa bahsedebilirmisiniz ?
YY. Müzemiz sualtı arkeoloji enstitüsü ile yaptığı ortak çalışmaların yanı sıra ülkemizi çevreleyen tüm denizlerdeki kültür varlıkları ile ilgilenmektedir. 1982 yılında Adana Karataş açıklarından çıkardığımız tunç heykel şu anda Adana Müzesinde sergilenmektedir. Antalya Lara plajından 300m derinliğinden çıkarılan 1093 adet Bizans sikkesi ve Kırklareli İğneada yakınlarında silah yüklü bir gemi bu çalışmalar sonucunda bulunmuştur. Geçen yıl Elazığ yakınlarında yer alan Hazar gölünün 10m. Derinliğinde batık bir şehir tarafımızca tespit edilmiştir.
TC. Bildigimiz kadarıyla Dünya çapında birçok ödüle layık görüldünüz müze olarak, bunları bizimla paylaşabilirmisiniz ?
YY. 1995 yılında Avrupa Konseyi tarafından Müzemize Özel Övgü Ödülü verilmiştir.
TC. Müzenin faaliyetleri nelerdir?
YY. Müzemiz denizlerde bulunan buluntuların yanı sıra bu batıkların sergilenmesi, bu eserlerin restorasyon ve konservasyonları’nın yapılması ve depolanması gibi faaliyetler Bodrum yarımadasında sorumluluk alanında bulunan kültür varlıkları ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müzemizin yapısına uygun Sualtı Arkeologları görevlendirilmektedir.
TC. INA ile bir işbirliginizin olduğunu biliyoruz, bu alandaki beraberliginiz nasıl gidiyor
YY. Türkiye’de Sualtı Arkeolojisinin gelişimine katkıları olan İNA ülkemizde ki sualtı kazı ve araştırmalarını yapmaktadır. Kültür bakanlığının denetiminde yürütülen kazılara biz müze arkeologları bakanlık temsilcisi olarak katılımımız olmakta, kazının yapılması ve eserlerin müzeye getirilmesi aşamasında birlikte çalışmaktayız.
TC. Üzerinde çok çalışılmış olmasına rağmen Ülkemizde hala arkeolojik nedenlerle dalışa kapalı bir çok alan bulunmaktadır. Biliyoruz ki "bilinen, görünen yer korunan yerdir"Müze'nin dolaylı ya da direkt olarak üstlendigi bir misyon; görev ve sorumlulukları arasında varmıdır ? Sualtı kamuoyuna bu konudaki önerileriniz nelerdir
YY. Kazısı yapılmış bölgeler içinde en iyi örnek Yassıada olarak bilinen bölgedir. Bodrum-Turgutreis açıklarında yer alan bu sığlık adeta gemiler için bir tuzak olmuş ve çevresinde 80’li yıllarda yaptığımız araştırmada 12 adet antik gemi kalıntısına rastlanmıştır. Son yıllarda saç bir kuru yük gemisi aynı akibete uğramıştır. Sığlık çevresinde kazısı geçmiş yıllarda yapılan 3 batık gemi dalıcılar için en çok görmek istenen yerler arasında yer almaktadır. Bilindiği gibi dalışa yasak bölgelerin dalışa açılması Kültür bakanlığının izni ile bakanlar kurulu kararı ile gerçekleşmektedir. Bu konu ile ilgili bakanlık ile ortak çalışma içerisinde bulunmaktayız.
TC. Sualtıcılarımız bir arkeolojik buluntuya rastladıklarında genellikle bürokrasi ile uğraşmamak için haber vermeyi tercih etmezler. Nasıl pratik bir yol izlemelerini önerirsiniz?
YY. Dalgıçlar sualtında gördükleri kültür varlıklarını kesinlikle çıkarmamaları gerekmektedir. Deniz tabanında görünen 10-15 amphora kum veya çamur altında korunmuş bir batığın en önemli tanıklarıdır. Su üzerinde görülen amphoraların alınması sonucunda batığın kendisine ulaşmamız imkansız hale geleceğinden gördüklerinde müzemize haber vermeleri sualtı arkeolojisine katkı sağlayacaktır.
TC. Sayın Yıldız, yeni müze yöneticisi olarak şahsınızı sualtı kamuoyuna tanıtabilirmiyiz.?
YY. 10-1950 Milas doğumluyum. İstanbul Üniversitesi, Ön Asya Arkeolojisinden mezunum. 1978 yılında Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde göreve başladım. 1979 yılında Çubuklu Dalgıç Okulundan dalış brövesi alarak sualtı arkeologu olarak göreve devam ettim. Çeşitli Sualtı ve Kara kazılarında Bakanlık Temsilciliği yaptım. Newyork Metropolitan Müzesi ve Londra Briths Müzesinde Kanuni Sultan Süleyman Sergisinde Bakanlık Temsilciliği görevleri yaptım. Fransa Rochefort Uluslararası Deniz Merkezinde ve Bordeaux Üniversitesinde Mısır İskenderiye’de Sualtı Arkeolojisi konulu konferanslar verdim. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bir yıl süreyle İngiltere Oxford Woodstock Müzesinde konservasyon kursu gördüm. Ülkemizdeki çeşitli Üniversite ve Müzelerde mesleki konularda konferanslar verdim. 13.07.2005 tarihinden buyana da Müze Müdürü olarak görev yapmaktayım. Evli bir Spor Akademisi mezunu bir kız, Arkeoloji mezunu bir erkek çocuğa sahibim.
TC. Her yeni yöneticinin mutlaka yeni hedefleri vardır.Bunları bizimle paylaşmak istermisiniz ?
YY. Ülkemizdeki sualtı zenginliklerini, konuyla ilgili Üniversitelerle işbirliği yapılarak sualtı kazılarının gerçekleştirilmesini sağlamak.
TC. Dergimiz kanalıyla vermeyi arzuladığınız mesajlarınız varmıdır ?
YY. Ülkemizdeki sualtı arkeolojisi 1960’lı yıllarda ve sonrasında sünger dalgıçlarının katkılarıyla günümüze kadar ulaşmıştır. Süngercilik günümüzde yok olmuştur. Bundan sonra süngercilerin yerine Dalış Kulüplerinin aynı işlevi ve yardımı gerçekleştirmeleri sualtı arkeolojisi açısından çok önemlidir.
Sualtında herhangi bir kültür varlığı görenler o bölgenin yasak dalış bölgesine dönüşeceğini düşünerek haber vermekten kaçınmaktadırlar. Müzemizin amacı bu alanları yasaklamak değil bu eserlerin bulunduğu yerleri söyleyen kişileri ödüllendirmek ve eserleri gelecek kuşaklara taşımaktır.