DENİZ ANALARIYLA TANIŞALIM
Şaşırtıcı vücut formları, oldukça etkili silahları ve daha birçok eşşiz özellikleriyle hayvanlar dünyasının sessiz ve şeffaf üyeleri...
Yazı : Can Özen - ODTÜ Biyoloji Bölümü
Fotoğraflar : Tahsin Ceylan
İşte deniz az ötemizde bize kucak açmış bekliyordu. Bölümümüz hocalarından Prof. Dr. Aykut Kence ile Doç. Dr. Meral Kence'nin önderlik ettiği grubumuz, Manyas civarındaki arı toplama çalışmasını bitirmiş ve Ankara'ya dönmeden önce Erdek'e uğrayıp kısa bir ziyaret yapmaya karar vermişti. Koşar adımlarla kıyıya varmıştım ki, bir de ne göreyim. Denizanaları "Marmara Denizi artık bizimdir" dercesine raksediyorlar. Bu benim Marmara Denizi'ni ilk görüşümdü ve doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar çok denizanası ile karşılaşmayı hiç mi hiç beklemiyordum. Acaba Marmara Denizindeki kirlilikle bu hayvanların sayısındaki fazlalık arasında bir ilişki var mıydı? Bu ve bunun gibi sorulara cevap bulabilmek amacıyla öncelikle denizanalarını tanımak gerekiyordu.
Hayvanlar Alemindeki Yerleri
Denizanaları omurgasız hayvanlardır ve Cnidaria şubesinin altında incelenirler. Ayrıca günümüzde birçok zoolog tarafından ayrı bir şube olarak kabul edilen Ctenophora (taraklı denizanaları), eskiden Cnidaria şubesinin altındaki sınıflarla beraber Coelenterata (Sölenterler) adlı tek bir şube altında toplanırdı. Bu ayki yazımızdaki başlıklardan birinde bu şubeye de kısaca değineceğiz.
Dilimizde denizanası dediğimiz canlılar aslında bir organizmanın iki vücut formundan yalnız birisine (Medüz) verilen isimdir (4). Peki diğer vücut formu olan polip'ten bahsederken ne diyeceğiz? Bu yetersiz ve biraz da kafa karıştırıcı isimlendirme yüzünden bu yazıyı birkaç kez yazmak zorunda kaldığımı itiraf etmek istiyorum. Bu yüzden bir mecburiyet olarak İngilizce veya Latince isimler de kullanarak bu konuya bir açıklık getirme zorunluluğu duydum.
I. Phylum Cnidaria (Cnidaria Şubesi) :
1. Class (Sınıf) Hydrozoa : Hydras veya little jellyfishes. Dilimizde hidralar olarak geçen canlılar. Bunlar tatlı sularda yaşayan organizmalardır. Yol kenarlarındaki su birikintilerinde bile bulunabilirler. Aşağıda birazdan açıklayacağımız polip vucut formu yaygındır.
2. Class (sınıf) Scyphozoa : Jellyfishes veya larger jellyfishes. İri erçekmedüzler. Denizlerde yaşarlar. Medüz vücut formu yaygındır. En sık rastlanan denizanası türleri bu sınıfa dahildir.
II. Phylum Ctenophora (Ctenophora Şubesi) : Comb Jellies. Taraklı denizanaları. Denizlerde yaşarlar ve serbest yüzebilen tek vücut formu vardır.
Yazıya bir anlaşılabilirlik getirmesi açısından Cnidaria şubesi üyelerinden bahsederken (hangi vucut formunda olursa olsun) denizanası, Ctenophora şubesi üyelerinden bahsederken de taraklı denizanası isimlerini kullanmanın uygun olacağını düşünüyorum.
Aynı Canlı, İki Farklı Form
Birçok denizanası türüne ilk baktığınızda bunların birer canlı olduğunu söylemekte güçlük çekmeniz gayet doğaldır. Çünkü şeffaflıkları dolayısıyla denizde sürüklenen bir poşetle oldukça benzerlik gösterirler. Hatta küçükken denizde gördüğüm kimbilir kaç masum naylon poşetten (masum olmayan onları denize atanlar) denizanası korkusuyla deliler gibi kaçmışımdır.
Denizanalarında iki çeşit vücut formu gözlemlemek mümkündür. Birincisi ismini Yunan mitolojisinde Gorgo'lar veya Gorgono'lar denilen üç kızkardeşten biri olan Medusa'dan alan medüz, diğeri ise polip (polyp) vücut yapısıdır. Medüz formu genel olarak bir çanı andırır ve su içerisinde serbest olarak hareket edebilme yeteneğine sahiptir. Ağız, vücudun alt kısmının ortasında yer alır ve bazı türlerde avı yakalamakta görev alan uzantılara sahiptir. Diğer vucut formu olan polyp ise tüp şeklindedir. Ağız tarafı yukarı doğru bakar ve tantaküllere sahiptir. Vücudun alt kısmı ise kaya veya benzeri sert bir yapıya bağlıdır. Bu yüzden polip form hareket edebilme özelliğine sahip değildir.
Sert Bir İskelete İhtiyaçları Yok
Plankton, su kütlesi içerisinde pasif olarak hareket eden canlılara verilen addır. Özellikle yaz aylarında kendilerini akıntılara bırakarak kıyılara kadar sokulan ve yüzen insanları huzursuz eden birçok denizanası da bu yüzden plankton tanımı altında toplanabilirler. Öte yandan birçok balıkadamın, denizanalarının derinliklerdeki aktif hareketine şahit olup hayran kaldığı da bir gerçektir. Demek ki bu canlılar aynı zamanda aktif hareket ederek de yol katedebilmektedirler. Acaba insanlardaki veya diğer birçok canlıdaki gibi sert bir yapıdan oluşan ve harekete olanak tanıyan bir iskelet sistemine sahip olmayan bu yumuşak hayvanların hareket mekanizması nedir ? Denizanaları biri vücudun dış kısmını kaplayan epithelia, diğeri gastrovasküler boşluk ismi verilen ve hayvanın sindirim, dolaşım ve gaz alışverişi işlevlerinin yerine getirildiği bölgeyi kaplayan gastrodermis olmak üzere iki doku katmanına sahiptir. Bu iki katmanın arasında mesoglea denilen jel benzeri bir orta vücut katmanı bulunur. Bu katmanı çevreleyen hücrelerin kasılmaları sonucu mesoglea sıkışır ve kendine uygulanan kuvvetle hayvanın içerisindeki suyun bir jet motoru misali ağız yoluyla dışarı atılmasını sağlar. Hemen sonrası hayvan eski şekline geri döner. İşte deniznalarının sualtındaki seyrine doyumolmaz ilerleyişleri, birbirini takip eden bu kasılma-gevşeme hareketlerinin bir sonucudur. Polip formlarında mesoglea nispeten daha az bulunur. Bu forma sahip denizanaları mide boşluklarını dolduran suyu bir hidrostatik iskelet olarak kullanırlar. Daha önce belirttiğimiz gibi polip formlar bir yere bağlı olarak hareketsiz olarak dururlar. Ama eğer birgün deniz dibinde kendini kovalayan bir denizyıldızından sıçraya sıçraya kaçan bir saksı! görürseniz sakın şaşırmayın. Şimdiye kadar baktığım kaynaklarda denizanası poliplerinde böyle bir hareketin varlığından bahsedilmese de, bazı deniz şakayıklarında (Cnidaria şubesinin Anthozoa sınıfı) bu tür bir hayat kurtarma kaçışının gözlemlenmiş olduğundan bahsetmeden de geçemedim.
Etkili Bir Beslenme ve Savunma Silahı
Besin girişi ve boşaltım vücudun dışa açılan tek kapısı olan ağız yoluyla yapılır. Peki deniz anaları besinlerini nasıl yakalarlar? Yüz milyonlarca yıl öncesinden günümüze sadece birkaç modifikasyon ile gelmeyi başaran deniz analarının çoğu, doğada birtek bulundukları şubenin (Cnidaria) üyelerine özgü mükemmel bir silaha sahiptirler. Nematosistler. Bu yakıcı yapılar denizanalarının saçaklarındaki cnidosit adı verilen özelleşmiş hücrelerin yapısında bulunurlar. Biyologlar cnidositlerin evrimi konusunda ilginç ve oldukça güzel bir görüş ileri sürmüşlerdir. Bu görüşe göre cnidositler milyonlarca yıl önce cnidaria şubesi üyelerinin ataları ile, onların içerisinde simbiotik bir yaşam süren birtakım protistlerin (Protista alemi üyeleri) amanla tek organizmanın yapısında birleşmeleri sonucu oluştular. Bu teoriyi destekleyen en önemli delil ise günümüzde yaşayan bazı protistlerin (dinoflagellatlar gibi) benzer yapılara sahip olmaları.
Nematosistler çok etkili silahlardır. Öyleki içerdikleri zehir sayesinde bir denizanası oldukça büyük avlarla beslenebilir. Cnidosit hücrelerinin içerisinde kıvrılarak katlanmış şekilde duran bu silah, yine bu hücrelerin yapısında bulunan bir tetiğin av tarafından harekete geçirilmesiyle yaydan çıkan ok misali fırlayarak avın vücuduna saplanır ve onu felç ederr. Tropikal Pasifik denizlerinde yaşayan Physalia cinsine ait bireyler insanları birkaç saniye içerisinde felç edip ölümcül sonuçlar doğuracak kadar etkili nematosistlere sahiptirler.
Hem Eşeyli Hem Eşeysiz Üreme
Kıyılarımızda ve dünya sularında görülen en yaygın denizanası türü olan Aurelia aurita, adi denizanası, düzgün şemsiyesinin ortasında, yaz aylarında pembeleşen dört tane çember şeklinde yapıya sahiptir. Bu organlar denizanalarının üreme organıdır (gonad). Tüm Cnidaria şubesi üyelerinin polip evresinde genellikle, bir eşeysiz üreme çeşidi olan tomurcuklanma (budding) ile üreme gözlemlenir. Yani vücudun belli bir yerinde gelişmeye başlayan yeni polip, bir müddet sonra kopup ayrılarak hayata atılır. Bununla beraber poliplerden sadece polip formundaki denizanaları gelişmez. Belli bir gelişim süreci geçirmiş poliplerden medüz formundaki denizanaları kopup ayrılarak uçsuz bucaksız denizlerde özgürce gezinebilecekleri hayatlarına ilk adımı atmış olurlar. Eşeyli üreme ise medüz formlarında gözlemlenir. Üreme dönemlerinde birbirlerine yaklaşan bireylerden dişi olanlar yumurtalarını, erkek olanlar da spermlerini denize salarlar. Balıklarda da görülen bu tür döllenmeye dış döllenme adı verilir. Döllenmiş yumurta gelişerek silleri olan ve serbestçe yüzebilen planula dediğimiz larva halini alır. Planula daha sonra dipteki bir kaya parçası veya başka bir sert cisim üzerine yerleşerek polipe dönüşür.
Bazı denizanası türlerinde ise koloni oluşumu gözlemlenir. Çeşitli özelliklere sahip polipler ve medüzler biraraya gelip tek bir birey halini alabilir veyahut hydrozoanlarda olduğu gibi aynı gastrovasküler boşluğu paylaşan poliplerin oluşturduğu kolonilere rastlanabilir. Koloniyi oluşturan bireyler, hareket, savunma, beslenme ve üreme işlevlerini kendi aralarında bölüşerek tek bir canlının organlarıymış gibi hayatlarına devam ederler.
İlkel Ama Zeki Hayvanlar -Ktenoforlar-
Vücut şekilleri itibarıyla Cnidaria şubesi üyelerine benzeyen taraklı denizanalarının en önemli ayırt edici özelliği boşaltım işini üstlenmiş iki anal çıkışa sahip olmalarıdır. Yani vucutlarında beslenmede görev alan ağız ile birlikte dışa açılan üç tane delik vardır. Bu hayvanlara taraklı denizanaları denmektedir çünkü sekiz sıra halinde kirpiklere sahiptirler. Taraklı denizanaları, diğer denizanalarında görüldüğü gibi kas hareketleriyle değil, silleri yardımıyla hareket ederler.
Taraklı denizanaları normalde nematosistlere sahip değildirler. Bunun yerine avlarını yakalamak için yapışkan bir yapıya sahip tentaküllerini kullanırlar. Birçok Cnidaria üyesi kendinden büyük avları yakalayabildikleri halde, ktenoforlar böyle bir yeteneğe sahip değildir. Başlıca besin kaynaklarını tentaküllerine yapışan planktonlar oluşturur. Eğer birgün nematosistlere sahip olmadığı için bir ktenoforu ellerseniz ve derinizde kızarıklıklar oluşursa sakın beni suçlamayın. Bu hayvanlara zeki sıfatının yakıştırılması ve normalde nematosistleri bulunmayışının belirtilmesi işte bu yüzden. Aklınızda bulunsun bazı ktenoforlar midelerine indirdikleri denizanalarının nematosist barındıran saçaklarını saklar ve bunları kendi yararına kullanır. Aynen denizanalarında olduğu gibi ktenoforlarda da dış döllenme görülür. Döllenmiş yumurta gelişerek önce minyatür bir ktenofora daha sonra da ergin bir bireye dönüşür.
Denizanalarının ve ktenoforların çoğunda biyolüminesans olayı gözlemlenir. Bu harika fenomeni seyredebilmek için denizanaları, ktenoforlar, dinoflagellatlar ve diğer bazı organizmaların bulunduğu sularda, gecenin sessizliğini bozan bir motorun veya sessizlikle alıp veremediği olmayan bir yüzücünün suyu yarışını izlemek yeterlidir. Kaynaklar kısmında belirtilen kitapların ve fazla uzun olmayan bir süre içerisinde şimdiye kadar inceleyebildiğim diğer kaynakların hemen hemen hepsinde denizanaları hakkında verilen temel bilgiler bunlardı. Kısacası yazının başındaki kirlilik ve denizanaları arasındaki ilişkiye dair soru işareti halen yokolmuş değil. Ben bu konuyu araştırmaya devam ederken eğer siz de çok yardımı dokunacak fikirlerinizi ve bilgilerinizi bana iletirseniz oldukça mutlu olurum. Bir daha görüşebilmek dileğiyle, hoşçakalın.
Adresim : Teaş-Tedaş Loj. 88/10 Gölbaşı Ankara
Tel : 4842121 / 2050
Kaynaklar
1. Purves W.K., Orians G.H., Heller H.C.; Life -The Science of Biology-Chapter 26, 4th Edition, 1995.
2. Starr C., Taggart R.; Biology -The Unity and Diversity of Life-Chapter 25, 6th Edition, Wadsworth, 1992.
3. Hayvanlar Ansiklopedisi, Hayat Yayınları.
4. Meydan Larousse, Cilt 5 sayfa 181, Cilt 13 sayfa 300,301.